Ey Kasım!
Geç kalmamın bir sebebi var elbet. Elbet, geç kalınmaz Kasım’a. Kasım, müsaade etmez kasılmaya.
Hani adı pek söylenmeyen bir aydır aslında. Kasım’ı pek hatırlamayız, Kasım’ı pek anmayız. Sanki bu ayın adına güç vermek içindir, Ata’nın bu ayda vefatı.
Yoksa Kasım kaybolmuş gibidir.Kasım, kısıkta kalmış gibidir.
Elbette öyle olmalıdır aslında. Kendinden sonraki ayın büyüklüğü, kendinden önceki ayın yüceliği, Kasım’ı kısıkta bırakmıştır adeta.
Kasım’ın en çok “Pastırma yazı”nı sever insanlar. O biraz soğumuş havaların üstüne geliveren kısacık yaz havası. Sırtını güneşe vermeler, güneşe karşı aksırmalar. Birazcık öğle sonrası uyku havası, birazcık da akşama varan serin havalar.
Kentlinin ayı değildir Kasım. Kasım, köylü ayıdır.
Köylü sever Kasım’ı. Koç Katımıyla, Saya Bayramıyla, Kasım, köylüdür.
Arada kalmış olmanın güzel bir örneği değil midir Köylü olmak?
Kasım!
Nostalji Takvimine 1952’nin yüz ifadesiyle de arada kalmış bir hatun resmiyle veda edelim.
Comments