top of page

Nazim Nasreddinov

Yazı ve söz hayatım boyunca  insanların isimlerini doğru ve düzgün teleffuz etmeye büyük özen gösteririm. Adımın da aynı özen ve kurallar içinde teleffuz edilmesini ve imlasına uygun olarak yazılmasını isterim. 

Yabancı birisinin de adımı söyleme değil ama yazma esnasında, kendisince kolay yazılır hale getirilmesi adına, başına veya sonuna veya da ortasına bir başka harf ve niteleme getirmesine de tahamülüm olamaz.

Adlar özeldir. özel olarak yazılmalı ve teleffuz edilmelidir.

Lakin bugün, dediklerimin tersi bir durum ile karşı karşıyayım. Uzun zamandır yazılarıma ortak olan, araştırmalarıyla bilmediğimiz konuları önümüze seren bir dostumuzun adını yazarken, çok zorlandım.

Bakü’den yazan Nazim Nasreddinov dostumuzun adının imlasını kullandığım bilgisayar  alfabesi kapsamında arzuladığım bir şekilde yazamadım. Bağışlasın.

Nazim Nasreddinov’u , kaleme aldığım bir yazı sonrasında yaptığı yorum ile ilk kez tanıdım.  Halil Fikret Kanad’dan bahseden yazımı beğendiğini ifade etmiş ve bu konuda kendi araştırmaları olduğunu beyan ederek, katkıda bulunabileceğini ifade etmişti. Sonrasında peşpeşe yazıları geldi. Kısa mesajlar halinde aldığımız bu yazıların herbiri, bizler için bilinmez bilgiler taşıyordu.

Halil Fikret Kanad hakkında söyleyeceği çok şey olan dostumuz Nazim Nasreddinov’a, sayfalarımızı açmak istiyoruz. Hatta bu konuda ortak bir çalışma içinde olabileceğimizi belirtmek istiyoruz.

Niyetimiz, ülkemizin ve insanlık aleminin  en büyük pedagoglarından, eğitkenlerinden biri olan Halil Fikret Kanad’ı yeterince tanımak ve tanıtmaktır. Henüz arkasından bir kitap bile yazılmamış olan Kanad’ı, gelecek nesillerin insafına bırakmak, fazlasıyla insafsızlık olur.

Onun içindir ki; benim de Köy Enstitüleri araştırmalarım esnasında karşıma çıkan ve zekasına hayran olduğum bu büyük eğitim adamının, yeterince tanınması, bilmediğimizi ve ulaşamadığımız öğüt ve telkinlerine kavuşulması gerekmektedir.

Gönül arzu eder ki; 2012 yılında, ülkemizin Eğitim Fakültelerinden birinin öncülüğünde ” Doğumunun 120. Yılında Pedagog Halil Fikret Kanad” adıyla bir sempozyum yapılabilsin. Olamaz mı?

Ülkemizin  pedagoji dalında ilk doktora çalışması yapan, bu büyük eğitimciye, sahip çıkmamak düşünülemez. En azından bir anma toplantısı düzenlenerek, anısına, hakkında söz söyleyeceklere bir imkan tanımalıdır.

Sanırım bu imkanı hak edenlerden biri de,Halil Fikret Kanad’ın Azerbaycan Bakü’deki çalışmaları hakkında geniş bilgisi olan dostumuz Nazim Nasreddinov’dur.

Durum trajikomik değil midir?  Halil Fikret Kanad’dan bahseden önceki yazımızla şimdiki bu yazımıza, ilave olarak koyabileceğimiz bir Halil Fikret resmi , fotoğrafı koyamamak? Ne yazık ki, ne Türk medyasında ne de yabancı bir medya, yayın organında, bunca büyük bir alimin resmi ulaşılabilir değildir. 

Düşünebiliyor musunuz, Pestalozzi’nin resmini arıyorsunuz ve YOK!

Vahim..

Comments


bottom of page