Demirci İlk Öğretmen Okulu, Demircinin öz kaynaklarının dışında, karşılaştığı en büyük nimetlerden biridir. O, Demircinin itici gücü olan halıcılığın, kadınlarının yaratıcılığı ve çalışkanlığının ve ilave olarak da erkeklerinin topraklarına bağlılıklarının dışındaki, en büyük nimettir.
Öğrenim hayatına 1964 yılında başlayarak, yüzlerce kamu görevlisini, binlerce, onbinlerce öğrenciyi- genci- bu topraklara çeken güç, Demircinin ekonomik hayatını şekillendirmiş, sosyal hayatını ise renklendirmiştir.
Salihli’si, Turgutlu’su, Selendi’si, Kulası dahil hemen hemen yurdun dört bir yanından gelen, öğrencileriyle, bambaşka bir iklim yaratan Demirci İlk Öğretmen Okulu, adeta Demicililere de bayram yaşatmıştır.
Bayram yaşatmıştır, yaşatmasına ama, o yılların bayram tatilleri ve özellikle de dini bayramlar, özellikle de memleketi uzakta olan öğrencilerin de ıstırap kaynağı olmuştur, ne yazık ki! Onların bayramlarını çalmıştır. Bir meslek kazanma, bu yurda hizmet etme uğruna çocuklarını bayramsız bırakmıştır.
Annesine , babasına gidemeyen başta yatılı öğrenciler olmak üzere bir çok genç, bayramın tez elden bitmesi için de duacı olmuşlardır. Ne yazık ki o yıllara dönüp de okul arkadaşlarımın, o mutsuz anlarını, bayram yapamayan hallerini hatırlamak, bana hala hicap vermektedir.
Demircili sıfatıyla, yatılı okuma şansını kazanmış bir öğrenci olarak onların içlerinde olmam, hüzünlü bayramlar yaşamama da vesile olmuştur. Garipliği ilk kez o vakitler görmüşümdür, arkadaşlarımın üzerinde. Anasızlığı, babasızlığı ilk o anlarda yaşamışımdır. Tatmışımdır.
Okul idaresi, bu garipliği, bu hüznü bayrama çevirmek için her daim çabalamış, gayret ve özen göstermiştir ama nafile! O güzel et yemekleri, o tatlılar, baklavalar, sabah kahvaltılarının bolluğu teselli olamamıştır. Kıyafet serbestisi, geç kalkıp- geç yatmalar, yemek vakitlerinin, özellikle sabah kahvaltı süresinin uzaması gibi rahatlatıcı tedbirler, çare yaratamamıştır.
Olmazdı da. Nitekim olamadı da.
Bu yazgı bütün yatılı okullarının ve özellikle de İlk Öğretmen Okullarının ortak yazgısıydı. Buruk bayramlar. Tatsız bayramlar..
Elbette günümüze gelindiğinde, o buruk, tatsız günlerin bayramları yapılmış, anılarda bir yerlerde saklı kalmıştır.
İşte Öğretmen Okulunun ilk mezunlarından Ergün SINIK ağabeyimizin, Demirci Destanı adlı şiiri de, o günlerin bir eseri:
DEMİRCİ DESTANI
Yıl 1964 Mevsim kış Salihli ve Akhisar üzerinden Başladı Demirci’ye akış. Demirci dediğin bir uzak dağ kasabası Haftada üç gün, Günde bir kez vasıtası Sardı mı bizi nasıl gideceğiz tasası… Bindik tuğla yüklü kamyonun üzerine Austin bu küheylanın markası Yenice rampasında, Koşsan arkasında İnan geçersin Geçersin de; başka alternatifin olsa Bunu mu seçersin… On saatte vardık Demirci’ye Bunca sıkıntı, bunca çile niye Okuyup öğretmen olacağız diye Bu fırsat bize güzel bir hediye
Yıl 1964 Aylardan Aralık Öğretmen Okulu açıldı Yolumuz uzun, önümüz aydınlık Umutlarımız ak, vicdanlarımız hür Yeni bir kuşak geliyor gürül gürül Müdürümüz Seyfi Ertem Konuşmaları ve davranışlarıyla Bizlere aşılıyor erdem Müdür Yardımcıları Ülkü Sönmez Ve Yusuf Doğan Bizim için çalışıyorlar her an Yükleri ağır, işleri zor Tarım Öğretmenimiz Hüsamettin Gönenç Oldukça dinamik ve genç Koşuyor, çalışıyor, çalıştırıyor Ağaçlar dikiliyor, kümes inşa ediliyor Okul ve çevresi yaşanılır hale getiriliyor Edebiyatçı Halil Demirel Sosyal etkinliklerde bir lider 16 Mart piyeslerini Usta bir yönetmen gibi Hep O, çok iyi sahneler. Türkçeci Meral Hanım O benim canım O’nu kendime örnek aldım Branşımı ondan çaldım Fenci Şevket Yavuz Çok değerli zattır Onun dersini dinlemek Doyulmaz bir tatdır Bir gün gece nöbetinde söylediği “Yastıksız yat zibidi.” sözü Dilimize yapışmış gibi Espri konusu olmuş Yıllarca oyalamıştı bizi
Çalışıyoruz; öğreniyoruz Dinliyoruz; anlıyoruz Deniyoruz; görüyoruz Yapıyoruz; biliyoruz. Lakin hepimiz küçük bir fidanken Sevgi ve şefkate ihtiyaç varken Düştük gurbet ellere Anadan ayrı, babadan ayrı Öğretmenlerimiz oldu bize aile gayrı
Cumartesileri iple çekiyoruz Cumartesileri çarşı izni Bayrak töreninin ardından Fırladın mı okuldan Çereşe meydanından geçip çarşıya indin mi Tatlıcı “Bilader” de yenir köfte üzeri revani Sonra Sinemacı Gani Ve unutulmaz Yeşilçam filmleri… Ne günlerdi yani. Akdemir’den alınırdı okul malzemeleri Yoktu ki başka kırtasiyeci.
Yıllar yılları kovaladı Sözlüler, yazılılar nice nice sınavlar Uygulamalar, stajlar Bazen hocalar bizi avladı Bazen öğrenciler onları tavladı Sonunda mezun olduk Yurdun dört bir köşesine savrulduk İyi yetişmiştik, işimizde çekmedik zorluk Biz Demirci Öğretmen Okullu olmaktan Hep gurur duyduk, pek memnunduk.
Ergün SINIK
Başta öğretmenlerim ve meslektaşlarım olmak üzere tüm Demircililerin bayramı kutlu olsun.
Comments