Bu kez yazmayı değil okumayı ve izlemeyi istedim. Bakalım insanlar Babalar Günü için neler yazacaklar diye! Babaları için neler yazacaklar diye!
Oysa Face’deki o yazılar birbirinin aynısıydı.Belki de bir birinin uyarlamaları şeklindeydi. Hani üç aşağı, beş yukarı aynı sözcükler, aynı benzetmeler, aynı ifadeler.
Bu yazıların hepsini kompozisyon sınavı sonucu, öğrencilerinden almış ve her birini okuyup değerlendirecek bir öğretmen pozisyonunda olsaydım;
sıkılırdım,
üzülürdüm,
beğenmezdim,
öğrencilerim adına sevinmezdim.
İş not vermeye gelse, belki hassasiyetimden hiç birinin geçer not almasını engellemez idim. Ancak bu bonkörlüğümün cezasını bir sonraki sınava saklardım. Elbette o da, Anneler Günü yazısı olmaz ise tabii!
Nihayetinde, bu yazıların hiç birini beğenmedim. Kendi yazılarımdan birinden yaptığım alıntı ile teselli bulmaya yeltendim:
Sevgili babama bir kez dahi, bir demet karanfil uzatamamanın eksikliği var içimde.
Karanfillerimin kokusunu, ona bir kez olsun koklatamamanın ezikliği.
Ama biliyorum: Şimdi babalar karanfil oldu. Karanfil oldu babalar. Karanfil açtı babalar.
O babaları hasretle anıyorum.
Комментарии